Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OSMANLI’NIN İÇİNDEKİ HAİNLER

Resim
İttihat ve Terakkî idâresinin cehâlet ve hıyânetinin lâyıkıyla anlaşılıp takdîr edilebilmesi için, kiliseler me­se­lesinin kısaca îzâhı zarûrîdir. 93 Harbi felâketinden sonra Bulgaristan bize pamuk ipliği ile bağlı, dâhilî idâresinde serbest bir prenslik hâline getirilmişti. Onun da Yunanistan gibi ilk fırsatta istiklâlini ilân edeceği belliydi. Bu ihtimali bertaraf etmek için Sultan Abdülhamîd, o dâhiyâne siyâsetiyle şu tedbire başvurmuştu: Bulgarlar da Yunanlar gibi ortodoks mezhebine mensuptular. Ancak asırlardan beri dîn adamı yetiştirmedikleri gibi kendilerine mahsus kiliseleri de yoktu. Sultan Abdülhamîd, onları dînî bakımdan Yunanlılar’dan ayırmayı düşündü. Bunun için İstanbul’da Balat’taki Rum ortodoks patrikliğinin karşısına bunların Rum patrikliğine muâdil ve onunla aynı hukûka sahip “erksahlık” adıyla Bulgar kilise riyâsetini te’sis etti. Patrikhâne demek olan bu müessesenin binâsını, Berlin’de ve gizlice çelik parçalar hâlinde îmâl ettirip yine gizlice İstanbul’a

SULTAN II. ABDÜLHAMİT’İ TAHTAN İNDİREN YAHUDİ

Resim
Sultan II. Abdülhamît’i tahttan indirildiğini tebliğ için parlamentoca seçilmiş bulunan dört kişilik hey’ete ısrarla Selânik mebûsu yahûdî Emanuel Karassou kendisini de dâhil ettirmiş bu duruma sultan da içerlemiştir. Meclis-i Mebûsân 17 Aralık 1908’de toplandı. En azılı Osmanlı düşmanları dahî mebûs seçilerek meclise girmişti. Hattâ ne hazindir ki, mecliste azınlıkların tesiri, müslüman mebûslardan daha çoktu. İttihat ve Terakkî iktidârı, kısa zamanda halkın umûmî sû­ret­te nefretini kazandı. Karşılaştığı tenkitleri şiddetle bastırıyor ve muhâliflerini gazeteci veya fikir adamı demeden suikastlerle yok ediyordu. Bu durum, ortaya çıkan nefreti had safhaya çıkarınca, kendi iktidarlarını korumak için sâdık adamları olarak gördükleri avcı taburlarını Rumeli’den getirip Taşkışla’ya yerleştirdiler. Fakat bunların başlarında bulunan subaylar, kısa zamanda Beyoğlu âlemleriyle siyâset girdabına sürüklendiler ve askerleriyle alâkalarını kestiler. Serbest kalan avcı taburlarındaki asker

KAFKAS KARTALI ŞEYH ŞAMİL

Resim
“Ben, Kafkas müslümanlarının hürriyete kavuşmaları için silaha sarılan gâzilerin en aşağısı Şâmil! Allahü teâlânın himâyesini, Çar’ın efendiliğine fedâ etmemeye yemin eden, özü sözü doğru bir müslümanım. Daha önce Çar Birinci Nikola’yı tanımadığımı, emirlerinin bu dağlarda geçersiz olduğunu General Klugenav’a anlayacağı şekilde tekrar tekrar söylemiştim. Bu sözleri sanki taşa söylemişim gibi, Çar, hâlâ görüşmek için beni Tiflis’e dâvet ediyor. Bu dâvete icâbet etmeyeceğimi bu mektubumla son defâ size bildiriyorum. Bu yüzden fânî vücûdumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem, bu kesin karârımı hiçbir zaman değiştirmeyeceğim. Cevâbım bundan ibârettir. Nikola’ya ve onun kölelerine böylece mâlûm ola!” Diyerek: Ruslara karşı uzun yıllar direnişiyle kaharamanlık destanları yazan büyük komutan şeyh Şamil sonunde bir oyunla esir düşürülerek,Çar’ın sarayına götürülür. DÜŞMANINI ÖPEN RUS ÇARI Rus Çarı II. Aleksa