Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Köyün baş belasi İMAM !

Resim
HER KÖYE LAZIM 17 yaşında İmam-Hatip Lisesi mezunu olan bir genç, mahkeme kararıyla (kazay-ı rüşd'unu ispat ederek) Batı Karadeniz illerinden birinde bulunan bir dağ köyüne İMAM olarak ATANIR. Köy ağırlıklı olarak kendilerini “Alevi” diye tanımlayan vatandaşlardan oluşmaktadır... Köyde müstakil bir CAMİ yoktur. Sadece CAMİ olarak yapılmış yığma kütükten mamül bir bina vardır. O da HARABE haldedir... GENÇ İMAM hemen işe koyulur, CAMİYİ bir güzel TEMİZLER ve 5 vakit EZAN okumaya başlar.. Ancak maalesef CAMİYE halktan gelen giden yoktur. GENÇ İMAM bu duruma çok üzülür ve bir çare düşünür. MUHTARLA GÖRÜŞÜR, köylü ile bir toplantı yapmak istediğini söyler... Muhtar pek de razı olmaz. “Yav hoca, ne işin var ki halk ile.? EZANINI OKU SEN, YETER!” der... Ama İMAM ısrarlıdır ve bir şekilde HALKI toplar. Önce kendini tanıtır: “Ben köyünüze İMAM olarak tayin edildim. Geleli 15 gün oldu. Yarın şehire inip müftülüğe gideceğim. Bana köyünüz hakkında sorular sorulacak. Ben de gördüklerimi anlatac

Bebek ve Gelincik

Resim
  Anne'nin ÖnYargısı Eşinin ölümünden sonra, köydeki evinde tek başına yaşamak zorunda kalan hamile bir kadın vardı. Kadın, gündüzleri tarlada çalışır; akşam olunca da, evinin yolunu tutardı. Bir gün, eve dönerken, yol kenarında bulduğu yaralı bir gelinciği acıyarak kucağına aldı ve eve götürdü. Evcil bir hayvan olmayan gelincik, zamanla uysallaştı. Eve ve kadına o kadar çok alışmıştı ki, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olmuştu. Birkaç ay sonra, kadının çocuğu doğdu. Eve, neşe ve mutluluk getiren bu küçük yavrucağı gelincik de çok sevmiş, artık, ailesi olarak gördüğü bu anne ile yavrucağa gönülden bağlanmıştı. Kadın, tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorunda olduğunu biliyordu. Tüm zorluklara rağmen, günler geçti. Eve yiyecek alabilmek için çalışmak zorunda kalan kadın, bir gün yavrusunu gelincikle evde yalnız bırakarak, çalışmak üzere tarlaya gitti. Yorucu bir günün ardından, akşam eve dönen kadın, gelinciği ağzı kanlı bir halde yerde yatarken bulunc

FATMANIN HAFIZLIK AŞKI VE MUTLU SONU

Resim
Fatma İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda: "- Fatma" dedi, hiç de çekinmeyen bir tavırla.. Ve ekledi: - Eğer beni hafız yapmazsanız, kayıt yaptırmak istemiyorum. Böyle tehdit edercesine konuşması, onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle: - Korkmayın küçük hanım, siz isteyin hafız da yaparız, hoca da. O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi: - Hocahanım, çocuk işte, kusuruna bakmayın. İlle de hâfız olacağım der, başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamber Efendimiz, "Hâfız olanlara cennette taç giydirilecek!" buyurmuşlar herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya, biz bu kadar duyduk anladık. Kendisini teselli etmek ihtiyacı hissettim: - Tabii teyze, ne demek! Keşke herkes sizin gibi duyduklarını hemen kabul etse de teslim olsa... - Siz hiç merak etmeyin, kızınız önce Allah'a sonra bize emanet!. Kadıncağız elime yapıştı. Ö